Friday, October 23, 2009

Ilk Gun

Ben seviyordum isimi, gercekten seviyordum. Her sabah mutlu mutlu, ozene bezene gidiyordum... her telefonu (cogu cok stresli olsa da) hevesle aciyordum... Her aksam en azindan bir saat fazladan masamda kaliyordum... kagitlarimi gozden geciriyordum, inboxumu duzenliyordum, gurur icinde o gun ne kadar da cok is yaptigima bakiyor evin yolunu yorgun ama huzurlu tutuyordum...hersey yolundaydi yani, oyle yolundaydi ki, daha izne ayrilmadan birkac ay once terfi olmustum. Herkes bana aferin diyordu, cok iyi is cikardin diyordu, herkse akil soruyordu yardim istiyordu... Ay sonu maasimi aldigim gibi, arada bir de bonustu, hediyeydi, suydu buydu, devamli birileri hesabimiza birseyler sokusturuyordu...

Ama 1 senedir her sabah baska bir dunyaya uyaniyorum ben. Bazen aglamakli, bazen cin gibi bakan ikiser cift goze uyaniyorum...Bazen odalarina bir giriyorum, aralarinda mutlu bir muhabbete koyulmuslar, elde biberonlar yataklarinda karsilikli konusuyorlar... Beni kapida gordukleri an "Beni al, beni al" diye yattiklari yerde cirpinan iki kucuk kusa donusuyorlar... Her kucagima aldigim opucuklere boguyor beni, salya sumuk de olsa. Sabah kahvemi bile icmeden gordugum ilk sey bolca kaka oluyor cogunlukla, ustelik bu boktan isle ugrasirken digeri de muhtemelen ustume tirmanmakla mesgul oluyor.. ya da kardesinin kakasinin ne ilginc birsey oldugunu yakindan incelemekle... Dolayisiyla onu al bunu temizle sunu giydir cikart vs.. derken gunum boyle sefil bir sekilde basliyor. Bazen oglene kadar pijamami cikarmamis oluyorum ve hatta ilk kahvemi bile icemeden gun bitiyor, ama kimse bana bunun icin para vermiyor...Vermedikleri gibi aferin de demiyorlar bu keratalar... Hatta "annecim sen ne guzel bir is yapiyorsun, cok tesekkur ederiz" demek bile muhtemelen uzun bir sure akillarina gelmeyecek...Yani bolca opusme koklasmadan baska hicbir geri donusumu yok bu isin - en azindan simdilik...Son derece kisir bir pozisyon yani, ya yemek yapiyorsun, ya temizlik yapiyorsun, ya alt ya ust degistiriyorsun...Ve tum isler bittiginde, bir bakmisin tekrar baslamissin biraktigin yerden...

Oyleyse neden ama neden ben misler gibi isime geri donmek istemiyorum? Neden iki sabah sonra yani pazartesi sabahi evden cikacagim ani dusundukce yuregim sikisiyor?? Neden bensiz kaldiklarinin farkina varacaklar mi acaba diye dusunup dusunup gozlerim doluyor?? Halbuki deli miyim ben neyim? Bir guzel giyineyim, kusanayim, uzun suredir surmedigim rujlarimi, parfumlerimi suruneyim duseyim her modern kadin gibi yollara.. Yoldan bir kahve alirim kendime, trenime binerim, okuyacagim kitabimi cikartirim, kulagimda muzigim..On kat daha iyi degil mi iki kakali popo temizlemekten???

Degil... gercekten degil.. Ben o kakali popolari seviyorum...Ise gitmek istemiyorum... Kaka temizlemek istiyorum...Kuzularimi gormeden bir gune baslamak, onlar uyanmadan yollara dusmek istemiyorum...

Simdilik boyle... ama alisirim ben, buna da alisirim...Tek saglikli olsunlar, hepimiz saglikli olalaim, bu da boyle bir donem olur gecer gider.... bi bakmisiz yeni bir duzen oturtmusuz... Ama simdilik icim aciyor, ruhum daraliyor, kalbim kut kut atiyor, ilk gunumu her dusundugumde gozlerimin dolmasina engel olamiyorum...Gecer degil mi? Gecer, alisirim, biliyorum...

Saturday, October 03, 2009

Hosgeldin Nicola

Bakici gunlerimiz - ki dilim "bakici" lafina bir turlu alisamadi -Nicola'nin Eylulun ilk gunu evimizin kapisindan girmesiyle basladi. Ilk hafta kesinlikle alisamadim bu fikire. Kiza resmen misafir muamelesi yaptim. Cocuklardan biri kucaginda aglasa ; "Ah kusura bakma Nicola, senin de basini agrittik" demedigim kaldi... Ha bire, "bisey icer misin? yer misin? " diye sordum, utu bile yapsa, aman yalniz kalmasin diye onunla ayni odada oturdum... Nicola ise bu durumu tecrubesizligime verdi, "Just leave me alone!" diyemese de, buna yakin kibar kibar cumleler kurdu...Ben yine de cocuklarimin altini o gormeden degistirdim, aman ayip olmasin diye guzel yemekler yapip oglenleri ikram ettim, cayini kahvesini meyvesini eksik tutmadim....Kisaca bakici olarak ise alip saatine bilmem ne kadar para odedigim bu kizcagizi krallar gibi agirladim ikramladim... O ise saskin gozlerle bana bakmakla yetindi...

Ikinci hafta bu misafircilik oyunundan en az benim kadar sikilmis bir Nicola olaya el koydu. Oncelikle cocuklarin akillarina estikce kucakta sallana sallana uyumalarini kibar bir dille elestirdi ve 10 aydir oturtamadigimiz bir rutinin ilk temellerini atti... Bu durum bizim kuzulara bolca aglayarak yataklarinda uyumak zorunda kalma seklinde tesir etti ve benim anne kalbim bu ise kesinlikle tahammul edemedi. Ancak sonucta "her cocugun bir programa ihtiyaci vardir" dusuncesiyle kulaklarimi tikayip kanayan kalbime pansuman yaparak olaya alistim. Dort haftadan sonra bugun ikizler 8de kahvalti, 9.30'da gezme, 12'de oglen yemegi, 1'de uyku, 3'de park, 5'de aksam yemegi, 6'da banyo ve 7'de uyku zamani geldigini (en azindan teorik olarak) biliyorlar.

Nicola hemen ardindan internette kisa bir arastirma sonucu civarimizdaki sosyal aktivitelerin bir listesini cikartti.. Buna gore bizim sosyal bocuklerin gunleri Pazartesi: Muzik grubu, Sali: ikizler klubu, Carsama: Oyun Grubu, Persembe: Bos Gun, Cuma: Kutuphane seklinde planlandi.

Bunlarla da hizini alamayan Nicola, ardindan bana el atti... Oturup aylardir yapmaya firsat bulamadigim islerin bir listesini cikartti... Once dort farkli bedenden elbiselerin alt alta ust uste yigildigi dolabimi bosaltti, sonra dogru durust bir cift kot alip Tunanin pantolonlarini giymeme engel olmak icin alisverise, ardindan da kuafore gonderdi. Bir sonraki gun kendinden aldigim gazla tekrar spora yazildim, kahveye, arkadaslari gormeye ve hatta hizimi alamayip sinemaya bile gittim. Kisaca son uc haftada kelimenin tam anlamiyla kendime geldim.

Gonul isterdi ki, hayat boyle devam etsin, ben ise donmek zorunda kalmayayim... Gunlerim gyme gitmek, coluk cocugu sevip oksamak, onlara guzel yemekler yapmak, ogleden sonra kitabimi alip kahveye gitmek, alisveris yapmak, kafayi vurup uyumak, sonra tekrar cocuklarla oynamak seklinde gelsin gecsin...Ama ne mumkun... 26 Ekimden itibaren hafta ici hergun 11 saat ev disinda olacagim, dolayisiyla cocuklardan da uzak olacagim. Inanamiyorum nasil olacak hayatimin bu yeni doneminde nasil herseyi tekrar bir duzene koyabilecegim aklim almiyor?? Ama yasayanlar alisirsin diyorlar, ben de oyle olacagini umuyorum. Zira neye alismadik ki ve kaldi ki baska da carem yok... Ote yandan ise donmeyi de istiyorum gercekten cunku cok sevdigim bir ortamda sevdigim bir isi yapiyordum... Herhalde 21. yy kadinlarinin en buyuk celiskisi bu olsa gerek...Yine de guzel bir isim var, ustelik simdi iki tane de cocugum var diye sukrediyorum sonsuz kere sukrediyorum yine de keske is ile ev arasi 1.5 saat olmasa diye dusunmekten kendimi alikoyamiyorum...

Sozun kisasi, uzun arastirmalar ve beklemeler sonunda Nicolamizdan memnunuz... Ilanimizda ailemize yeni bir uye ariyoruz demistik, aradigimizi da bulmus gibiyiz... Gercekten ailenin bir uyesi gibi davraniyor cunku. Sunu yapmam, bunu etmem kaprislerinde degil. Ya da tipik bakici ezikliginde hic degil. Olmasin da zaten...Biz cocuklarimizin gunde 12 saat gecirecekleri bir insanin onlara rol model olmasini istiyorduk, o yuzden Nicolanin da kendine ozgu durusunu seviyoruz. Ancak yine tecrubeli arkadaslardan da biliyorum ki, ilk seferde dogru insani bulmak heralde cok buyuk sans meselesi. Simdilik gercekten sansli olduguma inanmak istiyor, ancak iki gozumu iki kulagimi da her ihtimale karsi acik tutuyorum....

Iyi niyeti elden birakmayarak umarim bundan bes sene sonra da hala Nicoladan sevgiyle bahsediyor olacagim...Cocuklar da Nicolanin baktigi diger cocuklar gibi yeni buldugu islerde onu kiskanacaklar ve gitmesin diye arkasindan aglayacaklar...